• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Nuran Taş

Doğanın Sesini Dinlemek...
Ses dediğimiz şey aslında TİTREŞİM demektir… yani her nesne titreştiği için bir sese sahiptir. Canlı cansız her şey atomlardan oluştuğuna ve elektronlar da atomların etrafında döndüğüne göre her şey dönmekte, titreşmekte ve bir ses çıkarmaktadır.
Yağmurun yağması, şimşek çakması hep duyduğumuz sesler, peki kar yağarken de bir ses çıkıyor mu acaba…kesinlikle evet…ama biz duyamıyoruz, çünkü kulağımızın belli bir duyma aralığı var. Daha yukarılara çıkalım, gezegenler, galaksiler, nasıl bir ses armonisi var acaba, ya da yürek dayanır mı bu sesleri duymaya…
Doğada insana iyi gelen her şey var. Deniz kenarında dalga seslerinin ruhumuzda yarattığı iyileşmeyi hissetmemek mümkün müdür…Su sesinin iyileştirici etkisi bilinen bir gerçek, dalga seslerini cd lere kaydedip meditasyon müziği olarak kullanmak boşuna değil.
Peki ağaçların bir sesi var mıdır… Ses konusunda günümüzde inanılmaz çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin; ağaç pikabı adında, iğne yerine sensörler kullanarak ağaç kesitinin çizgilerini, dokusunu ve renklerini müziğe çeviren bir alet yapılmıştır. Özel bir algoritma sayesinde sensörlerin topladığı bilgi piyanodan çıkan notalara çevriliyor ve her ağaç kesitinden (parmak izi gibi) farklı bir müzik çıkıyor.
Kim bilir söğüt ağacı salına salına dingin bir müzik çalarken, Çınar ağacı insana direnme gücü veren güçlü bir müzik çalıyordur… Renklerin sese, seslerin renklere dönüşümünü sağlayan çok farklı ve ilginç çalışmalar da var. Çokça ilgimi çekiyor ve izlemeye çalışıyorum. Kırmızı rengin Do notası olduğunu söyleyip,  Halil Cibran'ın "Ağaçlar toprağın göğe yazdığı şiirlerdir" sözüyle doğanın bu güzel şiirlerine kulak kesilelim...Ne diyorlar bize...Doğal ortamlarda yaklaşımımız nasıl; Bağda, bahçede, ormanda ne hissediyoruz…600 yıllık bir ceviz ağacı gördüm bu yaz. Kimbilir nelere tanıklık etmiş o bilge ağaca gidip sarıldım tabi, ondaki bilgeliği hissedebilmek için…Daha da yaşlı ağaçlar olduğunu biliyorum. Zeytin ağaçları çok uzun ömürlü örneğin. Çiçeklerle sevgi diliyle konuşmak, nasıl bir sonuç veriyor hepimiz biliyoruz.  

   Doğadaki kadim varlıklar, yani biz insanlar, peki bizim bedenimizin bir sesi var mıdır ? İnsan bedeni hücrelerden, atomlardan oluşmamış mıdır ? Yukardaki bilgilere göre, bu hücrelerde de bir titreşim söz konusu mudur ? Tüm soruların yanıtları evet olduğuna göre, demek ki bedenimizin de bir sesi vardır. Ve sağlıklı bir beden ve sağlıklı bir ruh hali bedenimizden çıkan bu sesin ne kadar armonik olduğuna bağlıdır belki...bu bilgiler çok ütopik gelebilir bir çoğumuza ama bu konudaki bilgilerimi ve düşüncelerimi zaman zaman paylaşacağım...

İnsanın ilk konuşması, kuşları böcekleri taklit ederek başlamıştır. Giderek şarkılar, türküler söylemesi de hep doğayı taklit ederek olmuştur.
      Doğaya “Ses Evren” boyutuyla baktığımızda duyarlılığımız da farklılaşıyor diye düşünüyorum...Küçük bir öneri, yazı başlığına dönersek, hem doğanın sesine kulak verelim hem de kendi sesimize...herkes avazı çıktığı kadar şarkı ve türkü söylesin bence...Bakalım neler oluyor...Ve burdan paylaşabilirsiniz duygu ve düşüncelerinizi...Sevgiyle...
  
2940 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın